Şimdilerde bu denli büyük başarılara imza atmış birinin, okul yıllarının da oldukça başarılı geçtiğini düşünmeniz oldukça normal. Ancak durum, tahmin ettiğinizden biraz daha karmaşık.
Gelin, Elon Musk’ın çocukluğuna gidelim ve okul sıralarındaki durumuna bakalım.
Musk’ın entelektüel merakı aslında daha çocuk yaşlarında belirgindi.
Annesi Maye, yürümeye yeni başlayan bir çocukken Elon Musk’ın olağanüstü zekâsını fark etti ve onu 3 yaşındayken anaokuluna kayıt etti. Okul müdürü Musk’ın yaşının küçük olması sebebiyle bu talebe itiraz etti ancak annesi bu konuda ısrarcıydı.
Anne Maya amacına ulaşmıştı ancak işler pek de yolunda gitmemişti. Elon Musk, okula karşı oldukça ilgisizdi ve öğretmenlerinin ifade ettiğine göre hiçbir şeyle ilgilenmeden sıklıkla uzaklara dalıp giderdi.
Bu davranışlar, öğretmenleri ve okul müdürünü endişelendirdi ve Musk’ın zekâsal bir geriliği olduğu düşüncesini ortaya çıkardı. Ayrıca Musk’ın işitme probleminin olduğu da öne sürüldü.
Ancak Elon Musk’ın sorunu, zekâ geriliği ya da işitme sorunu değildi.
O, bir şey hakkında düşünmeye başladığında tüm duyusal sistemleri kapanıyordu. (En azından kendisi böyle ifade etmekte). Musk’ın böylesine derin düşünceleri akranlarının onunla iletişim kurmasını da zorlaştırıyordu.
Özetle onun okul hayatı, yalnız ve sessiz geçmişti. Öğretmenleri tarafından “farklı” olarak etiketlendi ve genellikle dışlandı. Ancak Musk onların ön yargılarının, hedeflerine ulaşmasında bir engel teşkil etmesine izin vermedi ve zaman içinde birçok girişimciliğe imza attı.